Ah Sülüman attın beni yedikule zindanlarına. Gandalf dedenin baktım saç sakal birbirine karışmış bari bir işe yarasın dedim. Ama önce bir samimiyet kurmak lazımdı. Yüzüklerin efendisinden bahsedip sempatisini kazanmalıydım. Hatta o hobit canavarların gerçek yüzlerini anlatmalıydım. 'Var ya senin başını bu hobitler yaktı. Ne geldiyse başına, o kıvırcık kafanın yüzük manyaklığından geldi, demedi deme. Bak yüzüğü kapmış seni zindana attırmış şerefsiz. O efendimiiz kıymetlimiis diyen yaratık var ya o bile iyidir bu hobitlerden' diye başlayıp, üçgün üç gece sonunda gandalf amcaya esas niyetimi açtım, 'Uzatıver sakallarını zindanın penceresinden rapunzel misali, bende inivereyim hemen.' dedim. Adamda bulmuş koğuşunda benim gibi hem ajan, hem filmini seyretmiş, ayrılmak istemiyor tabi. Ama çok da temiz kalpli hiç itiraz etmedi. Hatta sakal yetmez dur saçımıda kesip ekliyeyimde geri dönme sonra dedi. Canım yaaa. Bu zamanda kalmadı böyle insan.
İner inmez baktım benim arabanın başına bir muhafız koymuşlar. Muhafızı arabadan uzaklaştırmalıydım ama nasıl. Usulca yaklaştım. 'Şiişt yakışıklı ateşin var mı?' dedim. 'Var ayol' dedi. Ay kalsın kalsın körolmıyasıca. Al sen o ateşi.. Töbe töbeeeee. Baktım muhafızda kıvırtık haller mevcut, başka mevzudan girmeli dedim. 'Şekerim saçların ışıl ışıl bakım falanmı yaptırıyorsun? Baksana benimkilerin uçları kırık kırık oldu' deyince, bu garibimde tabi başladı anlatmaya. Sarayın muhafız hamamında bir berber varmışta, lavanta yağıyla sirkeyi karıştırıp içinede keçi kılı katıp bakım yapıyormuşta. Hah şöyle, tam istediğim kıvama gelmişti. Bende bakıyorum 'yumoş kızım bu, üfürsen çakılır yere' diyorum. Derken bi uçan tekme savurursun bunun karnına. Adam birden afalladı tabi. Ama hemen toparlanıp çekti kılıcını. Bende çizmemin gizli bölmesinden çıkardım Samurai kılıcımı. Bu sıcakta boşuna giymedik oğlum bu deri çizmeleri. Şimdi ajan fair olsaydı görürdüm ben o çırpı bacaklı paçozu platform topuklularıyla. Hey yavrum heeey. Neyse biz karşılıklı çektik kılıçları, fonda kill bill filminin you shot me down parçası. Ben böyle uma thurmanın esmer versiyonu havalarında. Tabi biraz daha kısası. Tamam tamam cücesi diyelim. Derken adam iki hamlede seriverdi sırtımı yere. Umanın çakmasıyız diye de çin malı muamelesi görmemiz gerekmiyordu ama. Bunu yazdım ı padime ona göre.
İzbandut gibi herif tepemde alaycı alaycı bakarken son kozumu oynamanın zamanı gelmişti. Hemen öteki çizmemin gizli bölmesinden göz yaşartıcı spreyimi çıkardım ve muhafızın gözlerine sıkıverdim. Yok artık adamın gözleri simsiyah oldu. Meğer bizim izbandutun çakmak çakmak gözleri çakmaymış. Bildiğin sürme çekmiş herif gözüne. İzbandutu dağılan makyajıyla başbaşa bırakıp hemen atladım arabama. Orayı kurcala burayı kurcala derken meğer navigasyona koordinat girerken tarihide değiştirmişim yanlışlıkla. Tam tarihi düzelttim gidicem, seninki makyajını tazeleyip
geliyor keklik gibi salına salına. 'Hadi yavrum hadi geçmiş ola, Sülümana benden selam ola' deyip enter tuşuna basmamla bir toz bulutu, bir ışık derken, bir gözümü açtım feribottayım. Oh çok şükür diyorum. Ne maceraydı ama. Derken o da ne!!! Herif bildiğin muhafız kostümüyle yan koltuğumda. İmdaaaaaaaat! diyorum, karabasan diyorum yok. Adamı alıp denizemi atsam acaba? 'Bak güzel gözlü kardeşim' diyorum, 'Gel sen benimle aşık atma. Sülüman falan yok burda. İyisimi ben seni çançinyunun sarayında işe sokayım.' Gelmeyipte napcak mendebur, eli mahkum. İsterse gelmesin. O şekilli kaşlarını var ya, tek tek yolar suratına bıyık yaparım vallahi. Hiç olmazsa biraz adama benzer. Bıyık deyince, bizim köyde muhtar Abdurraman amca vardı. Böyle kaytan bıyıklı falan. Bende çok severdim. Babacan bir adamdı. Birgün mevlütmü ne varmış. Nohutlu pilavla ayran bırakmışlar buna. O kaytan bıyıklarıyla bir ayran içti karşımda, o içtikçe bi taraflarımdan yarım kilo ter döktüm yemin ederim. Birde bardağını uzatıp 'al evladım canın çekmiştir' demesin mi? Ben 'yok ben ayran sevmem' dedikçe bir ısrar etmeler, bir ayran methetmeler. Çok vitaminliymişte, hemen büyürmüşümde. Senin o kaytan bıyıklarında yaşayan organizmalar baya vitamin katmıştır tabi. Allahım yaaa. Bide 'seni oğluma alıcam' deyip durdu yıllarca. Oğluda var ya görseniz, yok yada en iyisi hiç görmeyin o derece. Yani en son bıraktığımda öyleydi bi yirni yıl kadar önce. Bu arada bir mucize olduda değiştiyse bilemeyeceğim tabi. Abdurrahman amcadanda o kadar olmuş demekki. Tavuktan tavus kuşu çıkıcak değil ya. Ne ekersen onu biçersin Abdurrahman amcaaaaaa.
:))
YanıtlaSil