28 Mart 2012 Çarşamba

HATALARIMLA SEVİYORUM KENDİMİ:)

     Bu kış bana mı çok uzun geldi yalnızca acaba? Artık yaz gelsin istiyorum. Bahara bile tahammülüm yok gibi. Ama yok yok ilk bahar demek tuzlu tuzlu yeşil erik demek benim lugatımda. O yüzden baharda gelsin, hoş gelsin. Bu ilk baharla beraber bende kendime daha bir dışarıdan bakmaya, özeliştiri yapmaya, kendi kususrlarımı bulup düzeltmeye, en azından bu yolda uğraşmaya karar verdim. Zaten bencil bir insan olduğum için, kendimle ilgilenmek pek de zor olacak gibi gelmiyor açıkçası. Hem kendi kusurlarımı görmem açısından, hem de kendim için yapacağım diğer eylemleri belirlemem açısından madde madde yazıyorum efendim;
1-Fobilerinle yüzleş:En zoruyla başlamam şarttı sanki. Evet fobi dünyası kalabalık bir insanım. Hayaletten tutun, böceğe kadar, ilaç alerjisinden, deprem fobisine kadar, anksiyete sınırına yaklaşmış bir insan evladıyım. Hele ki böcek fobimin, annelik içgüdümün önüne geçtiği bile oldu. Oğlum altı aylıkken güneşlendirmek için evimizin önüne, hava aldırmaya çıkarmıştım. Uzaktan bir kara fatmanın beni hedef belirleyip üzerime doğru gelmeye başlamasıyla, benim topukları yağlamam bir olmuştu. Ancak kara fatma pes etmiyor benim kaçtığım istikamette peşimden geliyordu. Artık aramızda az bir mesafe kalmılştı. Neredeyse kafa kafaya tokuşmak üzereydik ki, ben son hamlemi yapıp, Yiğit'i kaldırıp kendime siper etmiştim. Biranda gözden kaybolan kara fatmayı ararken, tamda bulmaktan korktuğum yerde, Yiğitin arkasına yapışmış vaziyetteydi. İşte o an, korkudan neredeyse biricik evladımı kucağımdan atmak üzereyken, biranda gelen kaplan gücüyle, elimle böceği iteleyip yere düşürmüş ve arkama bakmadan, sokaktaki insaların şaşkın bakışları arasında çığlık çığlığa eve koşmuştum. Yani şimdi diğer fobilerim neyse ama bu böcek fobimle nasıl olucak bilemiyorum. Ama kararlıyım pes etmek yok.
2-Az ye az konuş bol kahkaha at(ama lütfen kahkaha stilini değiştir):Şinciiiiik, öncelikle bu hayvan gibi yeme durumuma bir hal, çare bulmak lazım değil mi? Ama ne zaman az yemeye karar versem, ters tepiyor ve daha çok yiyorum. Ama bütün büyük alimler, din adamları ne diyor; az yeyin diyor. Var demekki bir hikmeti. Hadi bunu çözdük diyelim, ya az konuşma durumuna ne demeli? Vallahi bende bu çene varken, hele de kafa dengim birini bulmuşsam susturucu kullansalar belki. Ama yine bakınız tüm büyük alimler susmakta türlü türlü hikmetler bulunduğundan dem vuruyorlar. İyi de ben sussam, iç sesim susmaz. Bıdı bıdı beynimin içine eder vallahi. Gelelim gülme stilime. Ya ben eskiden böyle berbat gülmüyodum yaa. Acaba büyümü yaptılar ne? Yada nazara mı geldim? Bu renkli gözlülerden korkmak lazım valla. Kesin kıskanmışlardır benim film yıldızları gibi gülüşümü. Neyse ayna karşısında hergün beş dakika gülme stili çalışayım en iyisi. Yakışanı bulana kadar pes etmek yok. Haaaaah hah hah haah haaaa:)
3-Dedikocu insanlardan uzak dur:E buda zor. Zor tabi, dedikodu yapmayan insan mı kaldı bu devirde. Ben bilem yapıyorum bazen. Ama sonra hemen pişman olup tövbe ediyorum valla. Ama kendim hariç, dedikoducu insanlarıda hiç sevmem. Hatta kesin ben yokken benimde lafımı ediyordur mendebur falan derim içimden. Eğer gözlerim kısık kısık tebessüm ediyorsam zaten, kesin aklımdan böyle şeyler geçiyordur. Ama karar verdim artık dedikodu etmeyeceğim. İşte buraya yazıyorum.
4-Kendinden başkasında kusur arama:Yihhuuuu. İşte benim için en kolayı bu. Zaten kendime o kadar dönük bir insanım ki, kendimle uğraşmaktan, başkalarının ne kusurlarıyla, nede iyi yönleriyle pek alakadar olmam. Farkına varsam bile, Mevlananın dediği gibi hataları örtmede gece gibi bir insanımdır:) Bu madde allahtan kolay oldu.
5-Mütevazi ol:Bu da zaten bende bulunan özelliklerden biri. Sırf kötü yönlerimi lanse etmiyeyim diye bunuda araya sıkıştırıveriyim dedim:)
6-İkinci şansı hakketiğine inanmadığın insanlara kapıyı, bulunduğun ortamda kapı falan yoksa da yolu gösteriver bi zahmet:Hepimizin hayatında bizi derinden kıran, yaralayan, gururmuzla oynayıp, onurumuzu çiğneyeyn insanlar olmadı mı? (Yoo olmadı diye yorum yazanlar olursa da rezil olmaya hazırlıklıyım artık napalım) Oldu tabi. Amaaaa bundan sonra ikinci şansı hakketiğine inanmadığım eş, dost, arkadaş vs herkese kapı açık ona göre. Artık hayatımda varlığı varlığıma armağan olacak insanların olmasını istiyorum ve öylede olacak.
7-Haksızlığa uğradığında sakin ve soğukkanlı hatta nazik kalmayı başar:Bu tamamen genlerle alakalı zannediyorum ve ne yazık ki benim genlerimde, haksızlığa uğradığımda tamamen cazgırlaşmak var. Mesela bankada biri önümemi geçti, hemen tekme tokat girişemesemde, 'ya Allah, çeneme kuvvet' deyip, sıramı gasp edeni canından bezdirebilirim. Ama tabi gelse kibar kibar, küçük hanım (kaç yaşımda olursam olayım kabul edilir) acelem var, acaba rica etsem sıranızı alabilirmiyim dese, bende tabi daha nazik olabilirim. Ama artık kabaların karşısısnda dahi nazik olacağım efendim. Zaten bu uygulamaya yakın zaman önce geçmiştim. Bu ara bana bir bonus sabır mı yolladı allah bilmiyorum ama, direk kavga etme amaçlı insanların karşısında bile sakinliğimi koruyorum ne hikmetse.
8-Tekrar ediyorum az konuş(bunu iki kere yazmamın nedenini biliyorsun):Oooofff tamam be anladık az konuşucaz. Allah Allaaaah
9-Her sabah kalkar kalkmaz çapaklı gözlerle bilg. açıp bloğuna bakmaktan, ve bilg başında bu kadar vakit geçirmekten derhal vazgeç:Evet aynen böyle yapıyorum. Şu blog yazma işine başladım başlayalı, adeta bilg. ile bütünleşik bir vaziyetteyim. Ne kitap okuyorum, ne kendime doğru dürüst zaman ayırıyorum. Bilg.ın başında olmadığım zamanlarda ise sürekli acaba bloğuma ne yazsam diye düşünüyorum. Artık bu asosyal hayatımdan çıkıp, insan içine karışmamın zamanı geldi sanıyorum. Evet yazmak çok keyifli bir şey. Ama neden acaba yeni üyelerim var mı? yada yeni yorumlar var mı diye diye bilgisayarın başından ayrılamıyorum. Aslında gayet net; yazdıklarımın okunmaya, yorum bırakılmaya değer olduklarını görmek beni mutlu ediyor.
10-Başkalarının düşüncelerine değer ver, saygı duy, ama asla esiri olma:Vaaaay, çok afili oldu bu madde başlığı. Evet, bazen insanlar dürüst olayım derken çok acımasızca eleştiri yapabiliyorlar. Daha bugün şahit oldum; sırf eleştiri yapacaklar diye bir arkadaşa olmayacak şeyler söylediler. Şahsi görüşüm, eleştiri insanların kalbini kırmak için değil, yol göstermesi açısından yapılmalı. Tabi her eleştiri de sahibine münhasır. Kimse bir başkasının doğrusunu yaşamak yada kabul etmek zorunda değil. O yüzden, bende artık çok da kulak asmıyorum her söylenene.
     Bu maddeler bööyle sürer gider. E insanoğlunda kusur bitmez tabi. Belki ben kendimi inceledikçe başka kusurlar bulurum ve onlarıda bilahare yazarım. Şimdilik benden bu kadar. Şunuda söylemeden geçemeyceğim; tüm kusurlarımla seviyorum kendimi ve tüm hatalarımı bağışlıyorum.Herkese mutlu ve bol gülücüklü günler:)


0 yorum:

Yorum Gönder